ÇAPUL, YAĞMA...

 


Muhammed'in özellikle Medine'nin ilk yıllarında kervanlara dönük saldırılarını ve civardaki kabilelere dönük gazvelerini yağma amacıyla yaptığını, güzel ahlaki tamamlamak amacıyla geldiğini iddia eden bir peygamberin haramilerin yaptığı işleri yapmasının yakışık almadığını söylememe bazı arkadaşlar şöyle itiraz ediyorlar:

Efendim Müslümanlar Mekke'de mallarını bırakıp geldiler, Kureysliler bunlara el koydu, bu yüzden Kureyş kervanlarına saldırarak hakları olan malları geri alıyorlardı(!)
Bunlar yanlış iddialardır. Medine'ye göç eden Müslümanlar eğer varsa beraberlerinde mallarını da getirmişlerdir. Sadece bir sahabenin mallarına el konulduğuna dair bir rivayet vardır. Aslen Mekkeli olmayan bu sahabe mallarını develerine yükleyip hicret ederken Kureysliler önünü kesmiş ve sen Mekke'ye geldiğinde fakirdin burada zenginlestin, mallarını alıp gidemezsin demislerdir. O da mallarımı bırakırsam gidebilir miyim deyince onu bırakmışlardır.
Medine'de Mescidi Nebevinin arazi bedelini Ebu Bekir ödemistir. Her seyini Mekke'de bıraksa ödeyebilir miydi? Muhammed'in Mekke'de bir evi kalmıstır. Amcasının oğlu Akil bu evi satmıstır. Muhammed Mekke'nin fethinde bundan dolayı sitem etmiş lakin evi geri almamıstır. Sorun aile içi bir meseledir. Ki o dönemlerde evlerin bir mülk değeri de yoktu. Hicret eden Müslümanların evlerinin bos kaldığı ve rüzgardan kapılarının ve pencerlerinin carptıgina dair rivayet de vardır. Yani öyle abartıldıgı gibi Müslümanların tüm mallarına el filan konulmamıstır. Medine'ye hicrette mallarını da götürmüslerdir.
İşin aslı Muhammed'in kervanlara yaptığı saldırıları meşru göstermek icin uydurulmuş ve bire bin katarak üretilmiş efsanelerdir bunlar.
Amaç Mekke'yi maddi olarak zora sokmak olsa -ki bu dahi bir peygambere yakışmaz- saldırıların sadece Kureyş'e dönük yapılması gerekirdi. Oysa öyle değildir.
Misal vereyim. Bedir Savası'nın hemen ardından Beni Süleym kabilesinin toplanıp bir saldırı hazırlığına giristigine dair bir istihbarat gelir. Beni Suleym Kureysli degildir. Muhammed 200 kişi ile yola cıkar. Ancak toplantıkları söylenen yere geldiğinde kimseyi bulamaz. Orada bir çoban ve yüzlerce deve bulur. Çobanı esir eder, develere el koyar. Bir rivayete göre deve sayısı 500, digerine göre 1680 tanedir. Muhammed beste bir payını aldıktan sonra kalan develeri 200 kişiye dagıtır. Coban da onun kölesi olur. İlk dönem kaynakların hicbirinde toplananların varlığina ve kactıklarına dair bir rivayet yoktur. Istihbarat yanlıstır yani. Ama günümüzde olayı anlatan bazıları bunu ilave etmistir. Çünkü bu saldırının ve develere el konulmasının haklı olduğuna dair bir gerekce bulmaya calışırlar.
Simdi soruyorum. Bir istihbarat geldi. Haklı olarak kendinizi savunmak için yola çıktınız. İstihbaratın yanlıs olduğu ortaya çıktı. Bırakin bir peygamberi sıradan bir komutana bile düsen, bilgi yanlısmıs deyip geri dönmektir. N'apıyor peygamber? Gittiği bölgedeki Ebu Süleym kabilesine ait develere el koyuyor, çobanını esir ediyor. Bu develer Mekkelilerin değil. Bir peygambere bunu yapmak yakısır mı? Bunun adı capulculuk, yagmacılık değilse nedir?
Yazıda verdiğim bilgiler Vakidi, Ibn Sa'd, Belazuri (FutuhulBuldan), Taberi, Ibnul esir, Ibn Kesir gibi kaynaklarda gecmektedir.

Hamdi Tayfur


Yorumlar